30 Kasım'da "örgüt üyeliği" suçlamasıyla tutuklanan ve yerine kayyum atanan Belediye Başkanı, tutukluluk incelemesi yapan Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne cezaevinden SEGBİS ile bağlanarak savunma yaptı.

Haksız Tutuklama İddiası

Savunmasında, haksız ve dayanaksız bir şekilde tutuklu bulunduğunu belirten Belediye Başkanı, şunları söyledi: "Hayatım boyunca hiçbir terör örgütüne üye olmadım, fikir ve yöntemlerini asla benimsemedim. Barış ve insan haklarından yana biri olarak, terör dahil her türlü şiddetin, fikren her zaman karşısında oldum. Bugün de bu fikirlerimden vazgeçmiş değilim, hayatım boyunca da her koşulda barış ve kardeşliği savunmaya devam edeceğim. Sabaha karşı evime baskın düzenlenmesini, apar topar adliyeye getirilmeyi ve tamamen soyut, dayanaksız ve mantıksız isnatlarla tutuklu bulunmayı içime sindiremiyorum. Hakkımda ileri sürülen bu isnatları bir kez dahi gözden geçirmeniz durumunda, sizin de asla içinize sinmeyeceğine inanıyorum. Müdafilerimin sunduğu dilekçeyi ve eklerini incelediğinizde suçsuz olduğuma kanaat getireceğinize, hakkımda tamamen afaki ve zorlama yorumlarla suçlamada bulunulduğu sonucuna kolaylıkla varacağınıza da inanıyorum. Zaten hakkımda delil olarak ileri sürülen hususların hiçbir suretle elle tutulur bir yanı olmadığını düşünüyorum."

Dijital Veriler ve Yanlış Yorumlamalar

Diyarbakır'da bir cezaevinde ele geçirildiği belirtilen dijital verilere değinen Belediye Başkanı, şunları kaydetti: "Örneğin, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen birtakım dijital veri içeriklerinde, hükümlü Önder Özgür ile onu ziyarete giden heyet arasında yapılan görüşmelerde heyetin 'bazı akademisyenlerin demokratik özerkliğe katkı sağlamak istediklerini' ilettikleri, Önder Özgür'ün 'bir isim söyleyebilir misiniz' şeklindeki sorusuna da 'Samsun Üniversitesi'nden Ahmet Özer var' şeklinde cevap verildiği iddia edilmiş ve buna ilişkin olarak polis bana ifadem sırasında 'yukarıda size okunan Önder Özgür ile yapılan görüşmede sizin demokratik özerklik hakkında katkı sağlamak istediğiniz anlaşılmış olup…' şeklinde bir soru yönetmiştir. Sadece bu soru içeriği bile soruşturmanın ne derece ağır bir ön yargıyla yürütüldüğünü göstermeye yetmektedir. Zira görüleceği üzere polis, tarafı bile olmadığım bir konuşmada, gıyabımda söylenen şeylerden yola çıkarak, benim, güya demokratik özerklik hakkında katkı sağlamak istediğimin 'anlaşıldığını' ileri sürmektedir. Benim tarafı bile olmadığım bir konuşmada, haberim bile olmadan ismimin zikredilmesi, nasıl aleyhime delil olarak gösterilebilir? Benim hayatım boyunca demokratik özerklik ile ilgili hiçbir çalışmam olmadı, kimseye de bu yönde çalışma isteği dile getirmedim, böyle bir arzu ve düşüncem de hiçbir zaman mevcut olmadı. Birilerinin gıyabımda böyle bir konuşma yapması, bundan haberim olduğuna dair en ufak bir delil dahi yokken, nasıl bana isnat edilebilir? Bu durumun, soruşturmanın taraflı yürütüldüğünü gösterdiğini düşünüyorum. Ayrıca, hakkımda yapılan telefon görüşmesi kayıtlarının da örgüt üyeliğine kanıt olarak sunulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Bu görüşmelerin tamamı insani mülahazalarla yapılmış taziye görüşmeleridir. Bir vefat haberi üzerine, ölen kişinin sadece annelik sıfatına atıf yapan ve insani düşüncelerle nezaketen sarf edildiği gayet açık olan bir cümlenin, örgüt üyeliğine delil olarak değerlendirilmesi kabul edilemez. "

Akrabalar ve Avukatlarla Görüşmelerin Yanlış Yorumlanması

Belediye Başkanı, savunmasında teknik takibin sonuçlarına da değindi: "Van iline yaptığım seçim gezim adım adım takip edilmiş ancak bu gezide sözde örgütsel bağ iddiasına dayanak olabilecek hiçbir delil bulunamayınca, bu sefer bir avukatla hatta kendi öz yeğenimle olan görüşmem bile oldukça dolaylı ve afaki yorumlarla örgüt üyeliği iddiasına dayanak yapılmaya çalışılmıştır. Bir insanın avukatı veya öz yeğeni ile görüşmesi nasıl örgütsel bağ olarak yorumlanarak tutuklamaya gerekçe kabul edilir? Seçim gezisi sırasında görüştüğüm binlerce kişi içinden cımbızla birkaç kişi çekilip o kişilerin akrabaları gerekçe gösterilerek bana örgüt üyeliği isnadında bulunulması kabul edilemez. Bu durum bile aslında soruşturmanın zaten en baştan şahsımı suçlu göstermek üzere tasarlandığını, peşinen mahkum edilmeye çalışıldığımı göstermektedir. Ayrıca, dönemin Cumhurbaşkanı, bakanları, valileri, belediye başkanları ile çok sayıda görüşmem bulunmaktadır. Bu husus neden nazara alınmamaktadır? Örneğin, Mehmetçik Vakfı Genel Başkanı tarafından adıma gönderilen yeni yıl tebriği dosyaya sunulmuştur. Terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen bir kişinin, ordu mensubu olan biriyle yeni yıl tebriği alacak kadar yakın temas halinde bulunması mümkün müdür? 13 yıllık HTS kayıtlarım çıkarılmış ve şahsıma yapılan suçlamalara dayanak gösterilmeye çalışılmıştır. Ancak bu kayıtlar hakkında hiçbir detay verilmemiştir. Benim güneydoğu üzerine çalışan bir akademisyen, Vanlı ve siyasetçi olmam nedeniyle, her gün tanımadığım onlarca kişi tarafından aranırım. Her telefon görüşmesi öncesinde arayan kişi hakkında GBT incelemesi yaptırmam olanaksızdır. Bu koşullarda, içeriği belirsiz HTS kayıtları nedeniyle nasıl olur da hakkımda suçlamada bulunulabilir? Hesap hareketlerim de şüpheli görülmüş ve tutuklanmam için delil olarak gösterilmiştir. Kaynağı belli olan ve açıkladığım amaçlar dışında elde edildiğine yönelik tek bir şüphe bulunmayan bu ödemelerin bile sözde örgütsel bağlantı iddiasına dayanak yapılması kabul edilemez. 2016'da yayınlanmış ve halen internet üzerinden satın alınabilen bir kurmaca roman dahi örgüt üyeliği iddialarına dayanak gösterilmeye çalışılmıştır. Hakkımdaki isnatların ne derece haksız olduğuna başkaca örnekler de verebilirim. Ancak avukatlarım dilekçelerinde tüm delilleri tek tek inceleyip bunları gayet açık bir şekilde çürütüyorlar. Tutukluluğun itirazının reddine yönelik kararın yegane gerekçesi olarak bir gizli tanık ifadesi dayanak gösterilmiştir. Bu tanığın hakkımda ne tür iddialarda bulunduğunu bilmemekteyim. Bu durum bile tek başına tutuklanmamın ne derece hukuka aykırı ve tarafımın savunma hakkından ne derece yoksun olduğumu göstermektedir."

Belediye Başkanı, savunmasını, hakkındaki isnatların haksız olduğunu ve tahliyesini talep ederek sonlandırdı.